Sunday, March 04, 2007

9-8'lik gir darbukayi

Evet sayin seyirmeyiciler, saatlerimiz hizla geceyarisina, yani zamana bir cek yazacak kadar vakit bollugu yasiyor olsaydik rakamla 12'ye yaklasirken icimizi tarifsiz bir panik, bir atak, bir manik, on yuz bin pandik, bin yuz bin nanik kaplamakta. Bir yandan da menim nazli yarimla da bir turlu kavusamamaktayiz, bu durum ise Leman Sam'da ayri bir etki yaratip cilginca, su dunyadaki butun la'lari kendi bunyesinde toplarcasina illaaaa, illaaaaa, illaaaa dedirtmekte. Butun bu surec icerisindeyse saclarindaki kizilligi tum canliligini korumakta ve bu bize bir kanon etkisiyle masallah masallah dedirtmekte. Ama yine de benim sayin okumayacilarim, siz bir barutsunuz, ben bir ates, yanyana duramiyoruz, yoksa mizrap ve saz olup tarihe ismimizi tovbelerimizi boza boza gecirecegiz. Arkadasim olun yeter, boylesi daha guzel, elim bos da kalabilir, bakarsin Deniz Seki tutar, popstar yapar.

Mektubuma burada katiyen son vermezken, yesil bagin uzumunden, yola diktigim gozumden bahsetmek istiyorum. Turk dedigin peynirin en guzelini yapar, Turk dedigin peyniri icat etmistir, ancak bu konudaki tanitim eksikligimizden faydalanan, bizi icten yikmak isteyen santajcilar, komplocular, hainler, guveysiz evler gordum. Bu insanlara Tanri'dan bir munasip koca diliyorum her birine. Her zaman boyle miydim bilmiyorum. Matmazeller yollarima pusu kurmus beklemekte, ayak kokulu peynirleri gozlerini dikmis ustume nobette. Hadi gelin ustumuze, korkmuyoruz, biz var ya biz, Camlica'nin uc guluyuz, sizin aklinizi aliriz. Elimizi sallasak ellisi, basimizi sallasak kasar peyniri, mihalic peyniri, otlu peynir, tulum peyniri.

Mektubumu bitirmemek icin lafi nereden baglasam bilemezken, icim sikiliyor. Ustelik artik saatler 12'yi coktan hizla gecip, ati alip, Uskudar'a varmis bulunmakta. Ama umursamiyoruz, cunku biliyoruz ki elbet bir gun bulusacagiz, oyle durup bakisacagiz. Cunku sevgili okumayacilarim, saatlerin donup dolasip varacagi yer kurkcu dukkanidir.

Biz her gun sigara iciyoruz sayin dinlemeyenlerim, durmak usanmak bilmeden, yilmadan, pes etmeden, buyuk bir azimle, insanliga ibret olurcasina sigara iciyoruz. Yemiyoruz, icmiyoruz, Arap sacina donuyoruz yine de sigaramizi iciyoruz. Bu sefer tarihe gececegiz, bu sefer butun kupalar bizim olacak, bu sefer Turk'un yilmaz gucunu ispatlayacagiz. Biz zaten her acinin tiryakisiyiz, aramizda sigaranin lafi mi olur? Civi civiyi soker sayin gokteki yildizlarim, sozumu dinlemeyen gonullerim, sevdigimi ver diyenlerim. Sokelim o zaman anam, sokelim doya doya. Hic birseyde gozumuz yok zaten.

Mektubuma sirf sulaleni sapir supur opmemek icin son veremedigimi anlamis bulunmaktayken, birileri benim odama mehtap gibi dogmakta ve ben yazmaya hala doyamamakta. Hey yillar diyorum o zaman. Be hey gidi yillar, hey gidi yillar, ulan su gibi akip giden yillar, sizin ananiz babaniz nereli diyorum; boyunuza posunuza bin masallah diyorum. Daha ne diyeyim, daha ne diyeyim, peynir benim, o peynir dedigin benim, kafasina kafasina civi gibi civi gibi mi cak cak cakayim? Yoksa cakkidi cakkidi mi hoplatayim? Bilemiyorum ki sayin gozu seyirenlerim, bu iste bir hayir var diyenlerim; isin asli benim fincani tastan oyasim, rokfor peynirine de koyasim var.

Serefe.

3 comments:

skoer said...

Şu anda kullanmakta olduğumuz temaya geçtikten sonra bir türlü toparlayamadık. Estetiğin ruh haline etkileri üzerine bir seminere davetiye bulsam gider miyiz?

Didi said...

Mesela sende ne yaratiyor?

Anonymous said...

Bir Fransız aydın,(kulaktan dolma bilgi işte naparsın) eiffel kulesine gidip bütün gün oturuomuş
neden gelip oturuyorsun kuzum?
diye sorduklarında cevabı patlatmış.
"Eiffel kulesini görmemek için".
Bunların hayatı artizlik.
Saygılar.