Tuesday, April 18, 2006

Faydasiz Notlar

Galaksiler arasi cikan kozmik savasin bu ayki talihsizleri arasinda ben de varim demek ki. Zira, bugun iyicene farkettim, aksilikler donemime girmis bulunuyorum. Bu ay hangi gezegen beni acimasizca kirbacliyor bilmiyorum ama yaptigi sakalar bayagi bir komik keratanin. Aslinda boyle zamanlar sirf trajik degil ayni zamanda komik olduklari icin, insani gulmekten goz yaslarina bogduklarindan eglenceli zamanlardir. "Bakalim sirada ne var" diye beklemeye baslarsin, ardindan bir kac dakika sonra yine sacmasapan bir aksilik basina gelir, oldu iste diye gulmeye baslarsin, sonra bir-iki dakika daha gecmez, bir sonraki olur, ozaman da artik kahkahayi basarsin, cok gecmez bir daha bir sey olur, artik gule gule aglamaya baslarsin.

Misal, saat aksamin bilmem kacidir, elinde olan tek yemek firinda pisirilmesi gereken hazir bir seydir, firin calismaz. Sabah kalkarsin, tost yapmak icin cikartirsin ekmekleri, bir bakarsin peynir bitmis. Telefonunun sarji bitmistir, sarja takarsin, calismaz; sonra ogrenirsin ki megerse sarj aleti bozulmus nereden estiyse. Sen ne zaman uyumayi basarirsin, hic aramayan insanlarin gecenin bir yarisi seni arayacagi tutar, uykun kacar. Aksi gibi de, sen ne zaman telefonu duymayacak kadar derin uyumayi basarirsin, aramasini istedigin insanlar da o zaman arar, bu sefer de kafayi kacirirsin. Ve son bomba olarak da kulagin kasinir, e kasirsin dogal olarak, lakin kasimayi bir kesersin, bakarsin kulak bir daha acilmamak uzere tikanmis. Hemen, aylardir gerek gormeyip kullanmadigin kulak damlana yapisirsin yardim icin; pit-pit-pit damlatirsin lutfen ise yara diyerek, ama salaklik yapilmistir bir kere ve haliyle artik bu saatten sonra damla ise yaramaz. Doktora gitmen gerekir, ancak bu memlekette doktor islerinin nasil isledigine dair en kucuk bir ipucun yoktur, kaldigin yurtta soracak merci de pazartesi olmasina ragmen kapalidir cunku o gun onlarin yilda sadece bir-iki kere olan Bank Holiday'idir ve o da tabi ki de sana denk gelmistir. Gel zaman git zaman, ogrenirsin birinden bu islerin nasil oldugunu, gidersin hastaneye, biz kulaklari sabah temizliyoruz, yarin sabah gel sen deyip yollarlar. Boynun bukuk, kulagin sagir cikarsin gerisin geri. Haydi bari peynir alayim diye markete girersin, hep aldigin o peynirden kalmamistir, sana ozel olarak tabi. Karsidan karsiya gecmek icin yesili beklersin, sarhosun tekinin sana satasmaya karar verdigi gun de senin sagir oldugun gundur; once yol sorar, yesil bir turlu yanmaz, sonra is teklif eder, yesil hala yanmaz, sonra da are you interested in shagging tonight diyerek bombayi patlatir, sen artik yesili mesili unutup yola atlarsin. Artik ee simdi ne olacak diye heyecanla beklemeye baslarsin. Hatta bu yaziyi yazarken bile mouse'inin tuhaf anarsist davranislar gosterdigini farkedip, her an onun da bozulup kendi ozgurlugunu ilan edebilecegini farkedersin.
Herneyse, buradan beni etkileyen gezegene sevgilerimi yollayip gulup geciyoruz bunlara ama benim hala tek kulagim sagir vesselam. Ve tek kulagin sagir olmasi igrenc bir seydir. Dengeni kaybedersin, basina agri vurur, kulaginin icinde sanki kucuk bir hayvancik oturuyormus gibi hissedersin. Ben de bu igrenclige bir noktaya kadar dayanabildim, ne yapsam diye dusunurken caresini buldum ve ben paylasimci bir insanimdir, saglik sorunlarina ehemmiyetle yaklasirim, buldugum devalari cuzzi bir rakam karsiliginda tum insanlikla paylasmaya hazirimdir. Ya da degilimdir.
Efendim, cozum kulaklikta. Kulakligi takip, muzigi aciyorsun, ardindan bilgisayarin ses ayarindan hangi kulagin daha az isitiyorsa, o kulakliga agirlik veriyorsun, boylece cok duyan kulagini az duyan kulagina ayak uyduruyorsun. Boylece, ikisini esit gibi hissediyorsun. Boylece kulaginin icinde basinc, ugultu yapan her turlu hayvancigi yenerek insanligin gucunu bir kere daha kanitlamis oluyorsun. Ya da oyle dusunuyorsun. Ne de olsa perception is reality degil mi ha degil mi...
Neyse benim sol gozum seyiriyor yine, bilgisayar patlamadan ben kactim.

No comments: