Evvel zaman icinde, kalbur saman icinde, Orson Welles demis ki, " I hate television. I hate it as much as peanuts. But i can't stop eating peanuts."
Mesela ben de bu ruh haline tekrar girebilmek isterdim. Evet televizyon pistir, kakadir; zira yuz yila yakin bir suredir her akli basinda adam bunu farkedip kendisini lanetlemistir. Benim ne kadar aklim basimda bilemem ama benim de lanetlemisligim vardir. Ama yine de o, Orson Welles'in fistigi, Hayriye teyzenin kabak cekirdegi, Osman amcanin sam fistigi, Bedri abinin beyaz leblebisi ve benim ay cekirdegimdir.
Ve benim de icimde bu aralar karsi koyamadagim gudulerim var, kendimi gunluk televizyon kusaginin icinde kaybetmek istiyorum mesela. O programdan bu programa sicacik yatagimin icinde sadece parmagimin kucuk bir hareketiyle hic yorulmadan hop hop atlamak, var oldugum boyuttan cikip televizyonun cumbur cemaat besinci boyutuna gecmek istiyorum. Onlar anlatsin ben dinleyim, onlar sorsun ben yine dinleyim istiyorum. Hatta yeri gelsin, onlar konussun ben hic dinlemeyeyim, sadece oyle bir kalabalik yapsinlar istiyorum. Televizyon beni yogursun yogursun kulak memesi kivamina getirsin istiyorum. Ve bu duruma tekrar girecegim tarihin hayali beni sekil onbes a'da goruldugu uzere tarifsiz bir sekile sokuyor. Mesela onumuzdeki hafta, comert bir flatmatemizin evcegizine yine kisa bir tatil yapip sevgili televizyonunu benim acgozlu odama teslim edecegi zaman gibi... evet, dogru, gozlerimde simdiden minik minik televizyonlar donmeye basladi.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
dikkat et de fazla yoğrulma:)
Post a Comment